Umut Gündüz henüz 19 yaşındaydı. Üniversiteye hazırlanan lisanslı bir bisiklet sürücüsüydü. Üniversite tercihi yapacağı sırada, çok sevdiği bisikletini kullandığı sırada aramızdan koparıldı.
Bisiklet sporcusu Umut Gündüz geçtiğimiz yılın Temmuz ayında (15 Temmuz 2020) alkollü sürücü Çağdaş Şenyüz’ün aracıyla çarpıp sonra da kaçması sonucunda yaşamını yitirdi.
Katil Şenyüz, olaydan saatler sonra yakalanıp gözaltına alındı. Aradan geçen uzun saatlere rağmen yapılan alkol testinde dahi yüksek şekilde alkollü olduğu tespit edildi.
Olay açık bir cinayetti.
Olayın hemen ardından Umut’un anne ve babasının da hızlı müdahaleleri ve hukuki girişimleri sonucunda katil tutuklandı.
Menderes Gündüz, şöyle diyordu olay sonrasında yaşananlara ilişkin:
“Adalet mekanizması çalışıyor, bu kişi hakettiği cezayı alacak. Bir suç işlendi, bu suçun sonucunda hayalleri, umutları olan 19 yaşındaki bir gencin yaşamı kendi iradesi dışında elinden alındı. Bunun karşısında alması gereken cezayı o şahıs alacaktır.”
Öyle olmadı!
Türkiye’de birçok yurttaş hukuksuz yere uzun yıllar cezaevinde tutulurken, alkollü bir şekilde araç kullanan, bu şekilde bir gence çarpan, yardım da etmeyip olay yerinden kaçan ve ölümüne neden olan kişi 4 ay gibi kısa bir sonra “uzun tutukluluk” iddiasıyla serbest bırakıldı.
Bu kararın ardından Umut’un adını, hayallerini yaşatacak bir mücadele başlatıldı. Acıları çok taze olmasına rağmen anne Asuman ve baba Menderes Gündüz, örnek bir mücadele yürüttü.
Umut'un ölümünün “sıradan” bir trafik kazası olmadığını, bunun bir cinayet olduğunu göstermek ve gelecekteki bisikletli ölümlerinin önüne geçmek için o günden bu yana bir gün durmadan adalet talebini dile getirdiler.
Türkiye’de sadece son iki yılda 300’e yakın bisikletli benzer şekillerde yaşamını yitirmişti, önce o aileleri buldu Umut’un ailesi ve adalet mücadelesine başladı.
Bunun için ülkeyi bir baştan bir başa dolaştılar, adaletsizliğe maruz kalan aileleri ziyaret ettiler, birlikte mücadeleye çağırdılar. Gençlerin umutları vardı, o umut çalınmasın diye birileri “adalet” için yollara düşmeliydi, düştüler.
Ancak mahkemeler bir bir taleplerinin reddedilmesiyle geçmeye başladı.
Sanık adli kontrol şartlarını dahi yerine getirmediğinde mahkeme hiçbir şey olmamış gibi salıvermeye devam etti katili.
Yargı, yasaların içeriği katil lehineydi, ceza alsa bile cezaevine girmesine gerek kalmayacağı, yattığı 4 ay dışında tek bir gün bile cezaevinde geçiremeyebileceğini öğrenen aile, bu hukuksuzluğun son bulması, yasaların değişmesi için de mücadele etti.
Yeni Umut’lar ölmesin, katiller cezasızlıktan cesaret almasın istediler…
Hem mahkemelerde, hem meydanlarda, hem sokaklarda hem de Meclis önünde #UmutaSesOl dediler, adalet istediler.
Adalet istedikleri için uzun süre polis tehdidine ve tacize maruz kaldılar üstelik.
Sadece “adalet” talebini dile getirmek istedikleri için Adalet Bakanlığı önünde yapmak istedikleri açıklamalar her seferinde polis tacizine konu oldu. Burada kalmadı, Umut’un ailesi Meclis’te vekillerle görüşmek istediğinde, Meclis önünde polis tarafından tartaklandı, üstelik açık açık “fena hırpalarız” diye tehdit edildi.
Umut üniversiteye gitmeye hazırlanan, genç, parlak bir sporcuydu. Genç yaştan itibaren ülkesinin geleceği için mücadelenin de içinde olan biriydi, inatçı, kararlı, çalışkan biriydi,
Şimdi onun mücadelesi, hayalleri ailesi tarafından sürdürülüyor.
Üstelik bu mücadele şimdiden meyvelerini vermiş durumda. Ankara’da Umut’un adına yapılmış bir bisiklet yolu var örneğin, yetersiz ama onun mücadelesi sayesinde belki yeni Umut’ların ölümü engellenmiş oldu o yol sayesinde.
Adına birçok spor turnuvası düzenlendi, pedallar çevrildi…
Duruşmalar öncesinde ülkenin birçok aydın ve sanatçısı destek mesajları yolladı, Umut’a ses oldular.
Şimdi bu mücadelenin bir halkası daha var.
Bu hukuksuzluğun son bulması, adaletsizliğe dur denilmesi için güçlü bir destek oluşması için sizden de destek istiyoruz.
Siz de #UmutaSesOl diyebilir, mücadelemize ve adaletsizliğe karşı yanımızda olabilirsiniz.
Gözlerinde geleceğe dair umutları vardı.